Hakkımda

Fotoğrafım
"daha çok insan öldükçe her şey daha da aynı kalıyor"

7 Aralık 2010 Salı

etrafta kimse yokken şeytanlarımı sayıyorum. bu bir, bu iki, bu üç... başkalarınınkiler de bunlara çok benziyordur diye düşünüyorum. hatta belki de aynı şeytanlardır. ayak başparmağımın tam ucuna birtanesi konuyor ve portakal rengi gözlerini dikiyor bacağımdaki kıllara. "kokuyor mu" diye sorduğumda gülümsüyor. konuşabildiklerini biliyorum. anlayabiliyorlar da. ancak konuşmayı tercih etmiyor gibiler. sessiz olan etkili olandır belkide. sol omzumun üzerinde duran bana dünü anımsatıyor. geçmişin tatlı kokusunu ve küflenmiş huzurunu. sol kolumun üzerinde ayaklarını bir kedinin kumunu eşelemesine benzer hareketlerle ileri geri, yukarı ve aşağı hareket ettirense yarınıma benziyor. yüzü belirsiz. belki de sabit bile değil. saçlarımın arasına yerleşmiş birtane daha var. göremiyorum ama hayallerimi anımsattığı için varlığını hissediyorum. beyinciğime doğru yol alıyor. birazdan sivri dişleri ve küçük pençeleriyle omurgama doğru kazmaya paşlayacak. bazıları parlak ve saydam bir mavi taşıyor üzerinde, diğerleri yara kabuğuna benziyor. bir tanesi aşırı dindar, bunu iliklerimde hissediyorum ve onun iliklerinde. bir diğeri korkak ve öteki hain ve öteki iki yüzlü ve bir diğeri saydam.. bana insanlarımı hatırlatıyorlar. benim insanlarımı ve benim diyemediğim diğer insanları ve tıpatıp bana benziyorlar ve ve ve ve.... sayılamayacak kadar çoklar ama ben devam ediyorum. bu onalı, bu onyedi, bu onsekiz, bu ondokuz.. şeytanlarımın bir kavramı olsaydı bu sonsuzluk olurdu. sonsuzluğun rengi sanırım koyu mavi (saydam elbette) ve koyu mavi kesinlikle bilinmezlik... önlerine bir kaç parça kuru ekmek atıyorum. ilgilenmiyorlar. kimi derimi kemirip vücuduma girmeye çalışırken kimi de gözlerini gözlerime dikmiş, hareketsiz, bekliyor. eğer kendime bir tanesini seçip sonsuza kadar ona bakmam gerekseydi karaciğerime yerleşmiş olanı seçerdim; şarap, küf, bozuk peynir, unutuluş, uykusuzluk..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder