"şu sesi duyuyor musun?" diye yankılandı sesi yağmur damlaları arasında bay Tepki'nin. üzerinde krem rengi bir ceket, ceketin içinde ıslandığı için vücudunu göstermeye başlamış bir gömlek, bacaklarını saran kırmızı bir kumaş pantolon ve sapsarı bir hasır şapkası vardı. Yanılsama soran gözlerle ona baktı. "yaşlı kadın borusunu üflüyor, bunun ne anlama geldiğini bilmiyor musun?" Yanılsama soran gözlerle ona baktı. "sen gerçekten tanıdığım en garip kişisin. çok fazla garip kişi tanırım ve sen gerçekten aralarında ki en garip olanısın." Yanılsama soran gözlerle ona baktı.
gece çökmüş, canlılar sığınaklara çekilmiş ve polisler görev yerlerine; yağmur arazilerine çıkmışlardı. Tepki düşen ilk yağmur damlasıyla kendini sokağa atmış ve şehrin orta yerindeki büyük havuzun kenarında oturan Yanılsama'yla karşılaşmıştı. ve saatler süren sohbetleri havuz suyunu titreten borunun sesiyle son şeklini almıştı.
Tepki ayağa kalktı, şapkasını kafasından çıkartıp abartılı bir hareketle Yanılsama'yı selamladı. kafasını eydiğinde açık kafa tasının içinde duran mavi küresi bir an için düşecekmiş gibi göründü. "bu keyifli sohbet için sana minnettar kalacağım ancak şimdi işimin başına dönmeliyim sevgili dostum. izninle." Yanılsama soran gözlerle ona baktı. Tepki, dans eder gibi bir dalgalanmayla arkasını döndü ve kafası arkasında, açık ağızında yağmur sularıyla gecenin içinde gözden kayboldu. Yanılsama soran gözlerle ona baktı.
"bugünün önemini anlayamamışım. bilseydim uğurlu çoraplarımı giyerdim." Saygı lafını bitirdikten sonra elinde tuttuğu kese kağıdından bir avuç çimen alıp ağızına doldurdu. Düzen onun yemek yiyişini donuk gözlerle izliyor ve sessizliğini koruyordu. ikisi de ıslak, ünüformalı, yaşlı ve çirkindi. başlangıçdan bu yana hep böyle görünüyorlardı. yağmur damlaları ve yaprak çiğneyen dişlerden başka hiç birşey duyulmayana dek sessiz kaldılar. bunu sık sık yaparlardı. birden bire sokağın ucunda görünen bay Tepki'nin ayak sesleri bu kutsal ritüellerini bozguna uğratınca Saygı'nın kırmızı gözleri alev aldı. "sen!" diye haykırdı var gücüyle. "sen! hasır şapkalı serseri!" Tepki yutkundu ve aptallığına lanet okudu. adımlarını yavaşlatmaya başladı ve birkaç metre ilerde, sağ tarafta durabildi. Düzen ve Saygı hızla yanında belirdiler. Düzen, koca, kemerli burnuyla koklarken Saygı kıpkırmızı gözlerini kırpmadan üzerinde tutuyordu Tepki'nin. uzun bir ritüel daha yaşandı ve sonunda Düzen ilk konuşan oldu. "bizimle geliyorsun." Tepki kekeledi; "iyi ama bakın, sesi duymuyor musunuz? beni alıp götürmeniz artık hiç birşey ifade etmez. yaşlı kadın borusunu üflüyor. tüm bunlar yakında sona ere.." Saygı'nın platin kolu bir yumruk halinde Tepki'nin ensesinde patladı. yaşlı Z'de büyük bir şehirde, karanlığın ve yağmurun ortasında biri baygın üç vücut, ıslak ve bıkkın yürüyorlardı.
Tepki gözlerini açtığında kendini fıstık yeşili kürkle kaplı bir odada buldu. odanın kapısı silinmiş, yerinde sadece ufak bir iz kalmıştı. içerde iki sandalye ve bir Yanılsama vardı. yaşlı kadının borusu ortalığı inletti. Yanılsama soran gözlerle ona baktı. "şimdi işler değişir" dedi Tepki kendi kendine. "şimdi işler tamamen değişir..."
-devam edecek (büyük ihtimalle)-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder