gri ve yeşili estirdi rüzgar ben ayak parmaklarımın ucundan derin uçurumu izlerken.
sarı ve siyahla kaplı ufuk.
gökyüzü? hiç bakmadım.
eskimişliğin renkleri, gölgem, ayak parmaklarım... ben
arkamdaki düzlük yollarla, savaşlarla kaplı bir arena
altımdaki boşluk.. elbet bir sonu var. yalnızca çok derin..
...yalnızca ben göremedim....
geri; korkutan, acıtan, kan kokan,
alt; cezbeden, koruyan bir hiç.
ve kollarım demirden yapılmış..
düşünceler doldu kafamdaki boşluklardan içeri
ve aynı deliklerden nefesim dışarı
denge kayboldu
irade kayboldu
devrildi demir kollu bir kütle uçurumdan aşağı.
ve daha uykusundan uyanmamışken yerçekimi
daha tutamamışken boşluk damarlarımı,
bir fikir belirdi uçurumun kenarında.
bir duygu uyandı yerçekiminin üzerine..
tuttu kollarımı ve sıkıca bastı ayaklarını yere
uçurumun kenarında..
gülümsedi, ağladım
"bırak" diyebildim
sonunda ağırlığımı taşıyamayacaksan şimdi bırak.
gülümsedi, ağladım
"bu bizim ağırlığımız. ben taşırım."dedi ve sordu " ya sen?"
"kollarım demirden" dedim.
"ben sonsuza dek taşırım" dedi iki nefes tek vücut aynı anda
uçurumun kenarında...
konuştuk
tanrılardan söz etti. kıskanan tanrı ve tanrıçalardan.
bu gücü kıskanan, bu düğümü kendilerine yediremeyen tanrı ve tanrıçalardan.
kollarımız kenetli, biz kenetli, kurduk krallığımızı
uçurumun kıyısında, rüzgarın esmediği, griden, yeşilden, siyahtan, sarıdan uzak krallığımızı.
çocuklar doğurduk krallığın her köşesine.
artık ne kadın ne erkek, sadece biz..
büyüdük. her geçen saniyede biraz daha..
zasylome'un her köşesinde sımsıkı tutunduk.
düşlerimizle kabusları kovduk.
savaşlardan sağ çıkıp yaralarımızı ovduk..
sonsuzluğa hapis oldu tek vücut.
uçurum çekti başkalarını içine
izledik sarıyı, yeşili, siyahı, griyi
hiç özlemedik bizden başka...
ve günler kovaladı karanlığı uzaklara
sonsuzluk kapattı rüzgarın önünü...
sonsuzluk kapattı ama
çok kısa sürdü sonsuzluk..
toprak dans etmeye başladı yüzyıllar sonra uyanmış aç bir canavar gibi..
ayaklarımızın dibine kadar taşıdı depremini.
dişler sıkılı, kollar kenetli, krallığın ortasında tek vücut,
uçurumun kıyısında tek ruh..
ve fikir kadın oldu birden
gevşetti parmaklarını.
"sonsuzluk geçmişte kaldı" dedi
açtı ellerini ve el salladı uçurumun kıyısından.
açtı ellerini ve bıraktı demir kollu adamı boşluğa
beni aldığı yere.
dans eden toprağı izledim
evimi, çocuklarımı, dünyamı yutan dansı.
düşerken uzandı ellerim
kadın çekti ellerini
"bencil olmalısın" dedi ölmüş benliğime..
bencil oldum yutarken beni
bencil oldum kaybolurken
bencil oldum krallığım, evim, çocuklarım ölürken.
sarı, siyah, gri ve yeşil oldum zasylome'un yıkıntılarında
ben oldum düşerken
ben öldüm
ben öldük hepsiyle birlikte
zasylome'un gölgesinde..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder