Hakkımda

Fotoğrafım
"daha çok insan öldükçe her şey daha da aynı kalıyor"

2 Şubat 2011 Çarşamba

şubat

    sahibinin adını dahi bilmediğin bir evin içerisinde, kırmızı deri bir koltuğun üzerine serilmiş çıplak vücudunu seyrediyorum. nefes alman yaşadığının göstergesi değil. sancılarını biriktirdiğin kavanoz kırılmış ve içinden çıkanlar kemirmiş soluk tenini. sen, dünün ve bugünün kokuşmuş cinsel birleşmesinin posasına dönüşürken, arka fonda devam eden müzik, ritmini ve sürekliliğini kaybetmiş. bir boğa yılanı işlemiş kabuslarına ve düşük frekansta zehrini kazımış biliç altına. reddetmeye çalıştığın, kaçmayı denediğin, inkar ettiğin herşey olmuşsun. karşısında dimdik ayakta durup orta parmağını gösterirken alaycı gülümsemenle aşağıladığın çürük gün dönümü, ismin olmuş. dişlilerin varlığını döndürmeye yetemiyor. kaldırma kuvveti hafızandan silinmiş. artık işlemiyor atom reaktörleri damarlarından akan iltihaplı sıvının içerisinde. kaçınılmaz sonun ve kaderi çizilmiş başlangıcın niteliksiz seyircileri arasında yerini alıyorsun geniş açılı objektifin elinde.
   kadın, borusunu havaya kaldırıyor ve asgarda dönüyor yüzünü. sarsılan gerçekliğin merkezine düşüyoruz ve doğal seleksyonda yok oluyoruz. seslerimiz, görüntülerimiz, tepkilerimiz ve korkularımız aynı, aynı bilinçsiz hareket kabiliyeti, aynı yetersizlik, aynı çaresizlik. tektipleşmenin yeni nesil tektipleşmeye yükselişine dahil oluyoruz. hayal ettiklerin, olmak istediklerin, olmaktan korktukların karşında kahkahalarıyla yere gömüyorlar başarısızlığını. kusursuz çemberin çizilemeyeceğini fısıldıyorlar. kıpkırmızı bir şafak gözlerinin önünde, artık gökyüzü olmayan o garip mavilikte yükselirken sen, arkanı dönüyorsun yenilişine; güneş bir kez daha sana ihanet etsin diye..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder