Hakkımda

Fotoğrafım
"daha çok insan öldükçe her şey daha da aynı kalıyor"

28 Aralık 2010 Salı

..

şu an yaptığım şey, işleri basite indirgemek. olabilecek en basit hale getirip yüzeyselliği kovalamaya çalışıyorum. bütün parçaların bir araya gelmesiyle seni kamyon çarpmışa çeviren dev bir bulmacaya benzetilebilir bu en yalın hal. sanki munch'la yaptığı hararetli bir sohbetten etkilenmiş monet'in yaptığı bir tablonun üzerinden mckean geçmiş gibi görünüyor. canlı ve birbirine girmiş renklerin asla üzerlerinde taşımadığı ama bilinçaltına iğnelediği kapkara bir algı boşluğu. seçicilik. üç ya da dört ayrı temanın orta noktada birleşmesi. kadınsı bir iktidar isteği ve erkeksi bir sahtelik.  buna en türkçe haliyle vurdumduymazlık diyebilirim.  bu anlattığım, Münih'de, japonlar tarafından işletilen bir lokanta. girişte sağdaki duvarında bir tablo var. eski mısır'da ki piramit yapımı için çalışan köleleri gösteriyor. hepsi iyi giyimli, açık tenli ve mavi gözlü. hiçbiri mısırlı değil. hiç biri şu an bile kırk yaşından büyük değil. tablo sahte. lokanta ise konu dışı. tablonun arka planında cam bir piramit var. burası kesinlikle paris olmalı. tarih sahte, köleler sahte, piramit sahte, tablo sahte. yine de o lokantanın gri duvarları ve krem rengi mermer zemini arasında sıkışık otururken bu tabloya bakmak, herhangi bir tabloya baklamak canlı hissettiriyor. bu bir övgü değil ancak yerme de söz konusu olamaz. insanın içine bir güçsüzlük hissi aşılıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder